CINIK HUSEYIN
Evrenin tüm boyutlarında varolan her şey, varoluşu yalnızca iki
şekilde deneyimleyebilir. Bunlar “Uzun Dalga Döngüsü” ve “Kısa Dalga
Döngüsü” dür. Bu iki yol arasındaki fark şudur; uzun dalga döngüsü,
tamamen eterik veya ruhsal bir varoluş olup, evrimde döngüsel bir tazrda
çok yavaş bir değişim meydana gelir.... Kısa dalga döngüsünde ise bir
ikilik/dualite vardır, çünkü ruh dögünün yarısında eterik/ruhsal bir
halde deneyim yaşarken, döngünün diğer yarısında fiziksel bir deneyim
yaşar. Dünya’daki fiziksel bedenler içindeki ruhların deneyimlediği şey
de budur. Bu iki yarı, zaman olarak ölçülemez ama elde edilen
deneyimin bütünü her iki yarıda eşittir. İnsan ruhlarının -aldıkları
grup kararı ile- tamamen eterik/ruhsal bir varlık yerine fizikselliği
deneyimlemeyi seçtiğnde bu kısa dalga döngüsüne geçilmiştir. “Yanlış
bilgiye cezbolma” olarak adlandırabileceğimiz “Adem ile Havva” nın
sembolik hikayesinde bu durum anlatılır. Varoluş toplam yedi
yoğunluktan oluşur. Bunlardan üç tanesi fiziksel, üçtanesi
eterik/ruhsal ve bir tanesi de her iki durumu içeren yarı fiziksel olan
dördüncü yoğunluktur. Dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesi, yalnızca
kendine hizmet ederek varolunabilen en yüksek yoğunluk seviyesidir.
Dolayısı ile 4. yoğunluk, “Kendine Hizmet” in yani negatif düşünce
kalıbının en yüksek örneğidir. Dördüncü yoğunluk seviyesine üçüncü
yoğunluk seviyesinden ilerlenerek gelinir. Yukarı doğru her bir
yükselişte, bireysel bilinçli varlığın varoluşu o kadar daha az zor hale
gelir. Bu nedenle dördüncü yoğunlukta varoluş, üçüncü yoğunluktakine
göre daha az zordur ve üçüncü de ikinciden daha az zordur vs. Ruh
enerjisi üzerinde daha az yük yaratır. Dünya yaklaşmakta olan dördüncü
yoğunluk seviyesine doğru ilerlerken, Başkalarına Hizmet’e ilerlemek
ile Kendine Hizmet’te kalmak arasında bir seçim yapmamız gerekiyor.
Dördüncü yoğunluk seviyesinde varolan varlıklar üçüncü yoğunluk
seviyesinde varolan varlıklardan negatif ruh enerjisini çekebilirler.
Aynı şekilde, üçüncü yoğunluk seviyesindeki varlıklar, ikinci yoğunluk
seviyesindeki varlıklardan enerji çekebilir. Bu enerji alış biçimi
diğeri kadar gerekli değildir ama gene de yapılıyor. Üçüncü yoğunluk
seviyesinde bulunan insanların ikinci yoğunluk seviyesindeki hayvan
krallığındaki varlıkların sıkça sıkıntı ve acı çekmesine neden
olmalarının sebebi de budur; çünkü bizler de esas olarak kendine hizmet
eden varlıklar olarak ikinci seviye ve birinci seviyedeki varlıklardan
negatif ruh enerjisi çekiyoruz. Kertenkele varlıkları olarak
tanımlanan varlıklar kendilerini sıkı bir şekilde Kendine Hizmet’e
sabitlemeyi seçmişlerdir. Bunun mümkün olduğu en yüksek yoğunlukta
oldukları için, üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede
bulunanlardan sürekli olarak büyük miktarlarda negatif enerji çekmeleri
gerekiyor ve tüm o yaptıklarının sebebi de bu. Bu durum ırklarının
ölmekte olmasını da açıklıyor; çünkü Kendine Hizmet’ten Başkalarına
Hizmet’e nasıl geçireceklerini öğrenebilmiş değiller. Bu seviyede bizimi
ölçülerimize göre çok uzun bir süredir kalmış olduklarından buraya
sıkıca yapışmış durumdalar. Bu yoğunlukta nüfuslarını da arttırdılar.
Irklarının ölmekte olmasının ve gözleri kararmış bir şekilde sizden
mümkün olduğunca çok enerji almaya çalışarak ırklarını metabolik olarak
yeniden yaratmaya çalışmalarının sebebi bu. Çok uzun süredir
–Dünya’da çok sayıda olduğumuzdan dolayı ve diğer- Dünya’nı yönetimine
açıktan el koyma niyetindeler. Herşeyi istedikleri gibi ayarlamak ve bu
gezegenin deneyimleyeceği dördüncü yoğunluğa geçişte mümkün olduğu
kadar çok negatif enerji emebilmek için zamanda ileri ve geri yolculuk
yapıyorlar. Buradaki amaç dördüncü yoğunlukta bizim yönetiminizi ele
geçirmek ve bir dizi şeyi gerçekleştirmek; 1: Irklarını
sürdürülebilir halde tutumak, 2: Sayılarını arttırmak, 3: Güçlerini
arttırmak, 4: Irklarını dördüncü yoğunluk alemine yaymak. Bunların
tümünü gerçekleştirebilmek için takvimimize göre yaklaşık 74 bin yıldır
olaylara müdahale ediyorlar. Bu çalışma sırasında zamanda ileri ve
geri yolculuklar yapmak suretiyle tüm bunları tamamen sabit bir
zaman-mekan aralığında gerçekleştiriyorlar. Ama ne kadar ilginçtir ki
tüm bu çalışmalar başarısız olacak. Kertişler yani negatif Kendine
Hizmet, "arzuya dayalı düşünme" olarak tanımlanan şeyden dolayı bunu
göremiyorlar. Sadece görmek istediklerini görüyorlar. Aşırı korku ve
endişe negatif nitelikte bir korku/endişe enerjisi üretir ve bu o
varlıklar (KH) için bir yakıttır. Bu enerji transferi eterik/ruhsal
beslenme yöntemini temsil eder. Uygun bakış açısı ile bakıldığında
tehlike coşkuya dönüşür. Neşeye biraz kaynak ayrılması önerilir. Daha
geniş bilgi için “Pleiades Öğretileri” kitabını okumanızı önerilir.
“Özgür İrade” yaratılıştaki en önemli bilinç yasasıdır. Buna göre, bir
başkasının bilgi edinme seçimine veya bunu nasıl yaptığına veya
yapmadığına müdahale etmemiz mümkün değildir. Bir başkasının algılarını
değiştirmeye çalışmanın gereği yoktur ve bu “Özgür İrade” ye müdahale
anlamına gelir. Eğer biri “Aydınlanmak” yerine “Takıntılanma” yı
seçiyorsa, bu onun seçimidir. Her şey derslerden ibaret ve eğer bir
kişi belirli bir yolu seçmişse, onun gidip öğrenmesi gerekeni
öğrenmesine izin verilmesi gerekiyor. Bir KH aracı, başka birinin
ihtiyaçlarına karar vererek BH adayı olmayı öğrenemez. Aslında 4’üncü
yoğunluğa ulaşmak niyeti ile şunu veya bunu yapan herkes KH moduna
giriyor: Çünkü bir sonuç veya bir ödül bekliyorlar ve bu durum Kendine
Hizmet’tir. Kendini memnun etme eğilimi de KH’liği besleyen bir durum
olduğundan; buna da dikkat edilmelidir. Duyguların görüş oluşturması
tehlikesine dikkat edilmelidir. Karmik birinci seviye süreçlere yani
önemli kadersel görev veya derslere müdahale etmemeye dikkat
edilmelidir. Kişi tavsiyede/öneride bulunabilir, bunda sorun yoktur,
ama dersi değiştirmeye çalışmamalıyız. Karma kendi varlığını herzaman
dayatır, bunu unutmamalıyız. Sonuç olarak; 3'üncü yoğunlukta
bulunuyoruz. Doğamız gereği KH'iz. BH adayı olabiliriz ama 4'üncü
yoğunluğa geçene kadar BH değiliz. Forum tartışmalarında, fikirler,
görüşler birer öneri veya tavsiye şeklinde sunulmalı ve bir beklenti
içerisine girilmemelidir. Anlayacak olanlar anlayacaklardır. Karşıt
görüş münakaşalarının peşinden gidilmemesi önerilir, bunun faydası
yoktur. Varolan herşey/tek şey derslerdir.Hem bizim için ve hem de
karşı taraf için, herşey yerini bulacaktır. Fakat olayları zorlarsak
yolumuzu şaşırma riskiyle karşılaşırız. Yaşadığımız dönemler karmaşa
içinde olsa da ve bu kaotik durum daha da artacak dahi olsa; karmaşayı
değişimler izleyecek, sabırlı olmalıyız. Dolayısı ile kişinin yaklaşan
4’üncü yoğunluğa hazırlanma aşamasında, yapması gereken tek şey “bilgi
toplamak” olmalıdır. Bedenlerimizi 4’üncü yoğunluğa dönüştürmede
yararlanabileceğimiz bir egzersiz yok, önemli olan “ruh” dur. Bu doğal
bir süreçtir, hazırlığa gerek yok. Yani dönüşeceksen dönüşeceksin,
dönüşmeyeceksen dönüşmeyeceksin. Bilgi toplamak ise belki sadece olayın
“daha az travmatik” olmasına faydası olabilir, olamayabilir de. Teorik
olarak eğer bir birey doğru seçimleri yaparak doğal bir şekilde
gelişirse ve geçişin yapılacağı zamana ulaşırsa, o bireyin bedeni de
fiziksel olarak bu geçişi yaşar. Kendi hızımızda bilgi toplayıp, ağ
çalışması yapılması tavsiye ediliyor. . Öğrenmek metebolik değişime
neden olur. Kişi belirli bir görev yapma anlamında kaderini
gerçekleştirme sürecindeyse, Evren bu durumda onun gereksinimlerini
karşılama gücüne sahiptir. Akışına bırakma en iyisi. Yılan
kardeşliği, yani kertenkeleler, özgür iradeye yaklaşık 309.000 yıldır
müdahale ediyorlar ve değişim yaklaştıkça gözleri kararıyor. “Şeytani”
varlıklara karşı direnmede, bilgiden başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok.
Bu kontrol düzenine “açıktan” isyan etmenin neticesi 5’inci yoğunluk
olabilir. Bizim insanlar olarak sahip olmamızdan kortukları tek şey
“bilgi” dir. Dini semboller, işaret veya rakamlardan korkmazlar. Bu
varlıklara karşı direnmemizde en büyük gücümüz “Özgür irademide de
bulunmuyor”, “hayır deme gücümüzde” bulunmuyor, Anahtar ruhsal bilgi
birikiminde bulunuyor. Kertenkeleler insanlar arasında yaşamadılar ama
zamanın çeşitli noktalarında insanlarla “doğrudan” etkileşime girdiler.
Bu koşullar, insanların tamamen yabancı bir yerden gelen tanrıları
kabul etmeye ve tapınmaya hazır, istekli ve muktedir oldukları
noktalarda gerçekleşti. Yakın geçmişte böyle birşey olması söz konusu
değildi. Ama dikkat edelim, çok yakında bu tekrar gerçekleşebilir.
Ritüeller faydasız, gerekli olan tek savunma bilgidir. Bilgi bizi
varoluştaki tüm olası zarar biçimlerine karşı korur. “Bilgi” sözcüğünün
ardındaki kavramın herhangi bir sınırı yoktur. Bilgi kelimesinin ve bu
kelimenin manasının, ihtiyaç duyabileceğimiz herşeyi nasıl
sağlayabildiğini anlamak için altıncı duyunuzu kullanmanız tavsiye
edilir. Daha fazla bilgimiz oldukça daha az korkumuz olur, daha az
acımız olur, daha az gerilim hissederiz ve herhangi tür veya biçimde
daha az tehlike deneyimleriz. Şimdi bunu çok dikkatlice düşünelim çünkü
bu çok önemli: "Bilgi" sözcüğünün ardındaki kavramın herhangi bir
sınırı var mı? Eğer bu kavramın sınırı yoksa o kelimenin değeri nedir?
Sonsuz. Bir tek kavramın, bir tek anlamın bizi bütün
sınırlandırmalardan nasıl serbest kıldığını anlayabiliyor musunuz?
Daha fazla bilgimiz oldukça, kendimizi nasıl koruyacağımız konusunda
daha fazla farkındalığımız olur. Koruma bu farkındalıkla birlikte doğal
olarak gelir. “Bilgi” kelimesi, ifade ettiği kavramın tüm olası
anlamlarını kapsıyor. Sadece tek bir terimin, bu tek kelimenin nasıl bu
kadar çok mana taşıdığını düşünebiliyor musunuz? Bunun tamamen farkında
olmamız önemlidir. Burada aydınlanmanın belirtilerini görebilirsiniz
ve aydınlanma bilgiden gelir. Bilgi, tüm varoluşun çekirdeğine gider,
tüm cisimleri kapsar. “Işık” bilgidir, tüm varoluşun çekirdeğindeki
bilgidir. “Işık herşeydir ve herşey bilgidir ve bilgi herşeydir.”
Bilgi kazanmak, kişinin varlığına birşeyler eklemesi anlamına geliyor.
Kişinin, varlığına arzu edilebilir herşeyi katması demektir. Ayrıca şu
anda olduğu gibi “ışığa ulaşma” yolunda çaba gösterirken, gerçekten
bilelim ki “ışık bilgidir”. Bilgi, tüm varoluşun çekirdeğinde mevcut
olması ile, varoluştaki tüm negatiflik biçimlerine karşı koruma sağlar.
Bilgi, tüm varoluşun kökünde olduğu için, bilginin kabul ettiği şey,
bizi yanlış “veri” yi benimsemekten koruyacaktır. Açık olup, sadece
açık bir şekilde bilgi edinmeye çalıştığımızda yanlış veriyi benimseme
konusunda korku duymamıza gerek kalmaz. Eğer “iman” varsa,
edinebileceğimiz hiçbir bilgi yanlış olamaz, çünkü böyle bir şey yoktur.
Bize yanlış bilgi veya veri vermeye çalışan herkes başarısız
olacaktır. Bilgi koruma sağlar; ihtiyaç duyabileceğimiz tüm korumayı.
İnsanlardan bazıları, ilerledikleri yolun bir noktasında takılıp
kalıyorlar. “Takıntı” dediğimiz gizli bir süreçten geçiyorlar. Takıntı
bilgi değildir, takıntı atalettir. Bu nedenle, kişi takıntılı hale
geldiğinde, ruhsal gelişimin sağlanması, ilerletilmesi durdurulmuş olur.
Çünkü ruhsal gelişim ve ilerleme ancak gerçek bilginin edinilmesiyle
olur. Kişi takıntılandığında koruması da azalır. Bu nedenle kişi
sorunlara, trajedilere ve her tür zorluğa açık hale gelir. Bilgi
edinme, hızlı bir artışla meydana gelebiliyor ve bu bazıları tarafından
“Aydınlanma” olarak tanımlanıyor. Aydınlanmış varlık, bilgili
varlıktır. Bilgi edinme, ruhsal varlığı ciddi ölçüde ilerletir. Kişi
belirli bilgi platolarına yaklaştıkça saldırılar artar, ama bir kez
ulaşıldığında tehlike buharlaşıp kaybolur. Acaba neden? Eğer
insanlar, öğrenmeye “açık ve isteklilerse” öğrenebilirler. Eğer gelişip
bilgi kazanmayı seçersek, hiçbir noktada hiçbir şey hakkında asla
bloke olmaz veya takıntılanmayız. Eğer bilgimizi sınırlandırmayı ve
takıntılanmayı seçersek, o zaman kendimizi sürekli bloke etmiş halde
buluruz ve bu durum tüm yaşam deneyimlerimizde kendini gösterir. Bir
başkasının bilgi edinme seçimine veya bunu nasıl yaptığına veya
yapmadığına müdahale edilmemelidir. Bir başkasının seçimlerini
değiştirmeye çalışmanın gereği yoktur, bu “Özgür İrade” ye müdahale
anlamına gelir. Karmik öğrenme ödevlerine müdahale etmeme konusunda
dikkatli olmalıyız. Eğer kişi “Aydınlanmak” yerine “Takıntılanmak” ı
seçiyor ise, bu onun seçimidir, müdahale etmemek gerekir. “Öğrenin,
öğrendiğinizde gelişirsiniz, geliştiğinizde ilerlersiniz,
ilerlediğinizde DÖNÜŞÜRSÜNÜZ.” “DERSLER ÖĞRENENLER İÇİN DEĞERLİDİR.”
“DERS, DERSLER, HERŞEY BUNDAN İBARET. TÜM DERSLER PAHA BİÇİLMEZ DEĞERE
SAHİP.” “KEŞFET: ÖĞRENMEYİ BESLEYİP BÜYÜTEN KEŞİFLERDİR.” “VAROLAN
HERŞEY / TEK ŞEY DERSLERDİR. KİŞİ, MEVCUT OLMAYAN VE GEREKSİZ GÜVENLİK
AĞINI ARAMAYI BIRAKIR, BUNU ANLADIĞI ZAMAN.” cinik Huseyin